Морган Райс - Kralların YürüyüŞü стр 8.

Шрифт
Фон

“Buraya gel oglum,” dedi MacGil zayifça. Sesi çatlak ve ne­redeyse fisilti gibi çikiyordu.

Thor basini egdi ve hemen kralin yanina gidip diz çöktü. Kral elini uzatti ve Thor elini öptü.

Thor kafasini kaldirdiginda kralin gülümsedigini gördü. Thor agliyordu.

“Hükümdarim,” dedi Thor. Acele konusuyordu “lütfen bana inanin. Sizi ben zehirlemedim. Bunu sadece rüyamda gördüm. Bilmedigim bir güç sayesinde. Sadece sizi uyarmak istemistim. Lütfen bana inanin -”

MacGil elini havaya kaldirdi ve Thor sustu.

“Senin hakkinda yanilmisim,” dedi MacGil. “Senin olma­digini anlamam için baska bir insan tarafindan öldürülmem gerekti. Sen sadece beni kurtarmaya çalisiyordun. Beni affet. Sen sadiktin. Belki de bana sadik tek kisisin.”

“Keske yanilsaydim,” dedi Thor. “Keske güvende olsay­diniz. Keske rüyalarim hayal ürünü olsaydi ve hiç suikaste ugramasaydiniz. Belki de yanilirim. Belki yasamaya devam edersiniz.”

MacGil basini iki yana salladi.

“Zamanim geldi,” dedi Thor’a.

Thor yutkundu ve bunun dogru olmadigini umsa da içten içe dogru oldugunu biliyordu.

“Bu igrenç saldiriyi kimin yaptigini biliyor musunuz lor­dum?” Thor rüyayi gördügünden beri aklina takilmis bu so­ruyu düsünüyordu. Krali kimin neden öldürmek isteyebilece­gini anlayamiyordu.

“MacGil tavana bakti. Gözlerini bile zorlukla kirpiyordu.

“Suratini gördüm. Tanidigim bir surat. Ama bir sekilde kim oldugunu bulamiyorum.”

Dönüp Thor’a bakti. “Artik fark etmez. Zamanim geldi. Nasil ölmüs olur­sam olayim sonuç ayni. Simdi önemli olan,” dedi ve uzanip Thor’un bilegini onu sasirtan bir güçle tuttu, “ben gittikten sonra ne olacagi. Kralligimiz kralsiz kalacak.”

MacGil Thor’a onun anlayamadigi bir kesinlikle bakiyor­du. Thor MacGil’in ne dedigini anlamiyordu ya da kendisin­den ne istedigini. Sormak istiyordu ama nefesi bile zorlukla aldigini görüyor ve sözünü kesmek istemiyordu.

“Argon senin hakkinda hakliymis,” dedi bilegini gevsete­rek. “Senin kaderin benimkinden çok daha ihtisamli.”

“Thor bu sözleri duyunca vücudundan elektrik soku geç­mis gibi oldu. Kaderi mi? Kralinkinden daha ihtisamli? Kralin Argon’la Thor hakkinda konusmasi bile Thor için bir hayal gibiydi. Ve Argon’un ona benim kaderimin onunkinden daha ihtisamli olacagini söylemesi; bu ne demekti ki? Son anlarini yasayan kral yoksa delirmis miydi?

“Seni seçmemin... aileme sokmamin bir sebebi var. Bu se­bebin ne oldugunu biliyor musun?”

Thor hayir anlaminda basini salladi ama bilmek istiyordu.

“Son anlarimda neden sadece senin burada kalmani istedi­gimi bilmiyor musun?”

Thor anlamaya çalisiyordu ama hiç bir fikri yoktu.

“Üzgünüm hükümdarim ama bilmiyorum.”

MacGil gülümsedi. Gözleri kapanmaya baslamisti. “Buradan uzakta büyük bir diyar var. Disdünya’nin ötesin­de. Ejderhalarin topraklarindan bile ötede. Druidlerin toprak­lari. Annenin geldigi yer. Cevaplari orada aramalisin.”

MacGil gözlerini kocaman açip dikkatle Thor’un gözleri­nin içine bakti.

“Kralligimizin kaderi buna bagli,” diye ekledi. “Sen diger­leri gibi degilsin. Sen özelsin. Sen kim oldugunu anlayana ka­dar kralligimiz huzur bulmayacak.”

MacGil’in gözleri kapandi ve nefes almakta zorlaniyordu. Thor’un bilegini tutan eli iyice zayiflamisti ve Thor tekrar göz­lerinin yasardigini hissetti. Aklinda kralin dedikleri dönüyor­du ve bunlari mantikli bir çerçeveye oturtmaya çalisiyordu. Her seyi dogru mu duymustu?

MacGil bir sey fisildamaya basladi ama o kadar sessizdi ki Thor zar zor duyabiliyordu. Thor egildi ve kulagini iyice kralin dudaklarina yaklastirdi.

Kral son bir çaba gösterip sunu söyledi:

“Intikamimi al.”

Sonra MacGil birden sertlesti. Bir kaç dakika oldugu gibi yatti ve sonra basi yan tarafa düstü. Gözleri açikti.

Ölmüstü.

“Hayir!” diye çiglik atti Thor.

Çigligini muhafizlar duydu ve içeri girdiler. Thor arkasinda bir kapinin açildigini ve içeri insan doldugunu duydu. Etrafinda hareket oldugunun sadece kismen farkindaydi. Çalan saray çanlarini bile belli belirsiz bir sekilde duyuyor­du. Sakaklarinin zonklamasi çanlarin çalisina denk geliyor gibiydi. Ama sonra oda dönmeye basladi, her sey karardi ve Thor yere yigilip bayildi.

Altinci Bölüm

Gareth suratinda bir esinti hissetti ve basini yukari kaldir­di. Gözünden yaslari silip ilk yükselen günesin soluk isigina bakti. Hava daha yeni agariyordu ama yine de bu uzak yer­de, Kolvian Kanyonu’nun ucunda yüzlerce insan toplanmisti. Kralin ailesi, arkadaslari ve saray erbabindan üst kademede­ki kisiler cenazeye katilabilmeyi umuyorlardi. Hemen arka­larinda ise ordu bir set olusturmus, binlerce kisiden olusan kalabaligi yaklastirmiyordu. Onlarin suratlarindaki hüzün de gerçekti. Babasi gerçekten seviliyordu.

Babasinin bedeni etrafinda öz ailesi bir yarim daire olus­turmuslardi. Beden, yerdeki bir çukurun üzerinde iplerle tu­tulmus tahtalarin üzerinde duruyordu ve indirilmeyi bekli­yordu. Argon sadece cenazelerde giydigi kirmizi cübbesiyle kalabaligin ön tarafinda duruyordu ve kukuletasi suratini gör­meyi engelledigi için suratindaki ifade okunamiyordu. Gareth korku içinde Argon’un suratini görüp analiz etmeye çalisiyor­du. Argon’un ne bildigini merak ediyordu. Babasini öldürdü­günü biliyor muydu? Biliyorsa digerlerine söyler miydi yoksa isleri kaderin eline mi birakirdi?

O sinir bozucu çocuk Thor’un suçlu olmadigi anlasilmisti ve bu Gareth için kötüydü; zindandayken Kral’i biçaklayama­yacagi ortadaydi. Ayrica babasi herkese Thor’un suçsuz oldu­gunu söylemisti ki bu da sadece isleri daha da kötülestiriyor­du. Bu cinayeti en ufak ayrintisina kadar arastirmak üzere bir konsey kurulmustu. Beden topraga verilmeye hazirlanirken Gareth’in kalbi çarpinti yapiyordu; o da bedenle birlikte top­raga verilmek isterdi.

Izlerin takip edilip Firth’in bulunmasinin sadece bir an meselesi oldugunu biliyordu ve bu oldugu zaman Gareth de onunla birlikte yargilanacakti. Dikkati dagitmak için çabuk hareket etmeliydi ve suçu bir baskasinin üzerine atmaliydi. Gareth etrafindakilerin ondan süphelenip süphelenmedikle­rini merak etti. Büyük ihtimalle kuruntu yapiyordu çünkü etrafina baktiginda kimsenin ona bakmadigini gördü. Kar­desleri Reese, Godfrey, Kendrick ve kiz kardesi Gwendolyn yanindaydi. Annesi de oradaydi ve yüzünden çok derin bir üzüntü okunabiliyordu; gerçekten de babasinin ölümünden beri neredeyse hiç konusmamisti. Duyduguna göre haberi al-diginda annesine bir sey olmus, bir çesit felç. Suratinin yarisi donuktu; agzini açtiginda sözcükler normalde oldugundan daha yavas dökülüyordu.

Kraliçenin arkasinda Kral’in konseyi duruyordu; bas general Brom ve Lejyon’un basi Kolk ön tarafta duruyorlardi; arkalarinda babasinin sayisiz danismanlari vardi. Hepsi üzgün duruyordu ama Gareth buna inanmiyordu. Bu insanlarin, bü­tün konsey üyelerinin, danismanlarin ve generallerin -ve ar­kalarindaki bütün soylular ve lordlarin- aslinda umurlarinda bile olmadigini biliyordu. Suratlarinda hirsin izlerini okudu. Güç istemi. Babasinin bedenine baktikça tahta simdi kimin geçecegini düsünüyorlardi.

Gareth de bunu düsünüyordu. Böyle bir suikastten sonra ne olacakti? Eger temiz ve basit bir sekilde halledilmis ve suç baskasina yüklenmis olsaydi Gareth’in plani mükemmel bir sekilde islerdi ve taht ona kalirdi. Sonuçta ilk mesru dogan çocugu kendisiydi. Babasi gücünü Gwendolyn’e devretmisti ama o sirada orada kardesleri disinda kimse yoktu ve babasi­nin bu dilegi onaylanmamisti. Gareth konseyi taniyor ve ka­nunu ne kadar ciddiye aldiklarini çok iyi biliyordu. Tasdik olmadan kiz kardesi tahta geçemezdi.

Ваша оценка очень важна

0
Шрифт
Фон

Помогите Вашим друзьям узнать о библиотеке

Скачать книгу

Если нет возможности читать онлайн, скачайте книгу файлом для электронной книжки и читайте офлайн.

fb2.zip txt txt.zip rtf.zip a4.pdf a6.pdf mobi.prc epub ios.epub fb3

Популярные книги автора