Морган Райс - Kahramanların Görevi стр 6.

Шрифт
Фон

“Sanırım beni başka birisiyle karıştırdınız” dedi Thor. “Benim annem yoktur.”

Sırıtan Argon, “Öyle mi?” dedi. “Seni bir erkek mi doğurdu yoksa?”

“Kastettiğim, efendim, annemin doğum esnasında ölmüş olmasıydı. Bu yüzden beni karıştırıyor olmalısınız.”

“Sen McLeod klanından, Thorgrin’sin. Dört kardeşin en küçüğü. Hani şu seçilmemiş olan.”

Thor’un gözleri şaşkınlıkla açıldı. Kafası karışmıştı. Argon’un pozisyonuna sahip birinin onu tanıyor olmasını aklı almıyordu. Köyün dışında onu tanıyan birinin varlığı bile Thor’u şaşırtmaya yeterdi.

“Bunu nasıl bilebilirsiniz?”

Gülen Argon, soruyu cevaplamadı.

Thor aşırı derecede meraklanmıştı.

“Nasıl..” diye geveleyen Thor, zor da olsa sözlerine devam etti, “…nasıl olur da annemi tanıyabilirsiniz? Onunla tanışıyor muydunuz? Kimdi o?”

Arkasını dönen Argon, yürümeye başladı.

Arkası Thor’a dönük olan Argon, “Bunlar başka bir zaman cevaplanacak sorular” dedi.

Uzaklaşan adamı izleyen Thor’un kafası karışmıştı. Bu o kadar sarsıcı ve gizemli bir karşılaşma olmuştu ki. Ayrıca birden olup bitivermişti. Adamın bu şekilde ayrılmasına müsaade edemeyeceğine karar veren Thor, onun peşine koştu.

Thor adamın arkasından, “Burada ne arıyorsunuz?” diye seslendi. Fil dişinden yapılma kadim bir asa taşıyan Argon, insanı şaşırtacak derecede hızlı yürüyordu. “Benim için gelmemiştiniz, değil mi?”

Argon, “Başka kimin için olabilir ki?” diye sordu.

Onu yakalamaya çalışan Thor, adamın ardından açıklığı geçip, tekrar ormanın içine daldı.

“Fakat neden ben? Burada olacağımı nereden bildiniz? Benden istediğiniz nedir?”

“Ne çok soru soruyorsun” dedi Argon. “Etraf soruyla doldu taştı. Bunun yerine dinlemeyi öğrenmelisin.”

Yoğun ağaçların arasından adamı takip eden Thor, elinden geldiğince sessiz kalmaya çalıştı.

Argon, “Kayıp koyunu bulmak için buraya geldin.” dedi. “Asilce bir davranış. Ancak vaktini boşa harcadın. Koyununu kaybedeceksin.”

Thor’un gözleri endişeyle açıldı.

“Bunu nereden biliyorsunuz?”

“Senin varlıklarını asla bilemeyeceğin alemler biliyorum çocuk. En azından şimdilik bilemeyeceğin.”

Adamın peşinden ilerleyen Thor meraklanmıştı.

“Gerçi sözümü dinlemeyeceğini biliyorum. Senin yapın böyle. İnatçısın. Tıpkı annen gibi. Koyunun kurtarabilmek için yılmadan peşinden gideceksin.”

Argon’un düşüncelerini okuyor olması, Thor’u utandırdı.

“Cesur bir çocuksun.” diye ekledi Argon. “Güçlü bir iradeye sahipsin. Aşırı gururlusun da. Bunlar iyi özelliklerdir. Ancak bir gün sonunu da hazırlayabilirler.”

Argon yosun tutmuş kayalık bir yoldan kolayca çıkmaya başlamıştı.

“Kraliyet Lejyonu’na katılmak istiyorsun” dedi.

Heyecanlanan Thor, “Evet!” diye haykırdı. “Peki hiç şansım var mı? Bunun gerçekleşmesini sağlayabilir misiniz?”

Gülen Argon’un kalın ve derinden gelen kahkahası Thor’un tüylerini diken diken etti.

“Her şeyin ve hiçbir şeyin olmamasını sağlayabilirim. Senin kaderin çoktan çizildi. Fakat bunu kabul edip etmemek senin elinde.”

Thor adamın ne kastettiğini anlamamıştı.

Yolun tepesine ulaştıkları zaman, Argon arkasını döndü ve Thor’un gözlerinin içine baktı. Aralarındaki mesafe o kadar azdı ki, Thor, adamdan yayılan enerjinin tenini yaktığını hissediyordu.

“Kaderini izlemen çok önemli” dedi Argon. “Sakın onu terk edeyim deme.”

Thor iyice şaşırmıştı. Onun kaderi nasıl önemli olabilirdi ki? Kendiyle biraz gurur duydu.

“Anlamıyorum. Bulmaca gibi konuşuyorsunuz. Bana lütfen daha fazlasını anlatın.”

Ancak Argon bir anda kayboldu.

Thor buna inanamıyordu. Her tarafa dikkatli baktı, olası sesleri dinledi. Ancak adama dair hiçbir ipucu yoktu. Acaba bunların hepsini hayal etmiş olabilir miyim, diye düşündü. Bu gördükleri bir çeşit düş müydü?

Thor bulunduğu yerin ona iyi bir görüş açısı sağladığını fark etti. Etrafa biraz bakındıktan sonra, biraz uzakta bir hareket gördü. Ardından sesini de duyunca, koyununu bulduğunu anladı.

Yosunlu yoldan düşe kalka aşağı inerek, koyunun olduğu tarafa doğru, tekrar ormana girdi. Argon’la yaşadığı bu karşılaşmayı aklından bir türlü atamıyordu. Bunun gerçekten olmuş olduğuna inanabilmek, ona imkansız geliyordu. Kral’ın Druid’inin burada ne işi vardı ki? Thor’u beklediği ortadaydı. Fakat neden? Hem şu kaderiyle ilgili söyledikleri de neyin nesiydi?

Thor ne kadar uğraşırsa uğraşsın, anlayamıyordu. Argon hem devam etmemesi için onu uyarırken, bir yandan da gitmesi için aklını çeliyordu. İçi kötü bir hisle dolmaya başlayan Thor, sanki her an kötü bir şeyler olabilirmiş gibi hissetmeye başladı.

Başka bir yola doğru giren Thor, karşılaştığı görüntü karşısında donup kaldı. En korkunç kabusları gerçek olmuştu. Tüyleri diken diken olan Thor, Karanlık Orman’ın bu kadar içlerine dalarak ne büyük bir hata yapmış olduğunu o an anladı.

Tam karşısında, en fazla otuz metre ilerisinde bir Sybold duruyordu. Neredeyse bir at kadar büyük olan bu yapılı ve iri hayvan, Karanlık Orman’ın, hatta belki de tüm Krallığın en çok korkulan hayvanıydı. Thor daha önce bu hayvana hiç rastlamamış olsa bile hakkında anlatılan hikayeleri çok dinlemişti. Andırdığı aslanlardan daha iri olan bu hayvanın koyu kızıl bir derisi ve parlayan sarı gözleri vardı. Efsaneye göre derisinin kızıllığı, öldürdüğü masum çocukların kanından geliyordu.

Daha önce bu yaratığı gördüğünü söyleyen insanlarla karşılaşmış olsa bile bunlara fazla inanmamıştı. Çünkü bu hayvanla karşılan birinin sonu ölüm olacağı için, onu gördüğünü iddia eden insanlara aldırmamıştı. Bazıları Sybold’u Ormanların Kralı olarak kabul eder ve onu görmenin bir alamet olduğunu söylerlerdi. Tabii iyiye mi, yoksa kötüye mi alamet olduğunu Thor bilmiyordu.

Çocuk geriye doğru temkinli bir adım attı.

Yarı açık haldeki devasa çenesinden akan salyalarıyla, parlayan gözlerini Thor’a doğru çevirmişti. Ağzının içinde ise baş aşağı dönmüş haliyle Thor’un koyunu inliyordu. Sybold dişlerinin yarısını geçirdiği küçük hayvan yarı ölmüş sayılırdı. Halinden memnun görünen Sybold, koyuna eziyet etmekten epey zevk alıyor gibiydi.

Thor koyunun çıkardığı acı dolu seslere tahammül edemiyordu. Can çekişen hayvanın görüntüsünden kendini sorumlu hissetmişti.

Thor’un aklına ilk gelen şey arkasını dönüp, kaçmaktı. Ancak bir Sybold’dan koşarak kaçmanın imkansız olduğunun da farkındaydı. Kaçmaya kalksa yaratığın onu kovalamaktan zevk alacağını biliyordu. Fakat koyununu bu şekilde bırakmak istemiyordu.

Korkudan titreyen Thor, bir şeyler yapması gerektiğinin farkındaydı.

İçgüdülerini izlemeye karar verdi. Yerden kaldırdığı bir taşı yavaşça sapanına yerleştirdi. Titreyen eliyle sapanı çektikten sonra taşı fırlattı.

Havayı yararak ilerleyen taş hedefi tam on ikiden vurdu. Koyunun gözünden giren taş, hayvanın beynine saplandı.

Hareket etmeyi anında kesen koyunun çektiği acılar Thor sayesinde bir son bulmuştu.

Oyuncağının elinden alındığını anlayan Sybold, öfkeyle Thor’a baktı. Dev çenesini iyice aralayan yaratık, koyunu ağzından bıraktıktan sonra Thor’u gözüne kestirmeye başladı.

Yaratık, midesinden gelen derin ve ürkütücü bir sesin eşliğinde Thor’a doğru ilerlemeye başladı. Dehşete düşmüş olan Thor, yerden bir taş alarak, tekrar atış için hazırlandı.

Birden yerinden fırlayan hayvan, Thor’un hayatında gördüğü her şeyden daha hızlı hareket ediyordu. Thor ettiği dualar eşliğinde taş fırlattı. Bundan başka bir şansı olmadığını çok iyi biliyordu.

Yaratığın sağ gözüne çarpan taş, onu yerinden çıkardı. Kusursuz olan bu atış eğer başka bir hayvana isabet etmiş olsaydı, onu kesinlikle yere devirirdi. Fakat Sybold herhangi bir hayvan değildi. Darbenin etkisiyle haykıran yaratık, hızını bile kesmedi. Tek gözü olmamasına rağmen tüm şiddetiyle halen Thor’un üzerine doğru hızla geliyordu. Bu andan sonra Thor’un yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Ваша оценка очень важна

0
Шрифт
Фон

Помогите Вашим друзьям узнать о библиотеке

Скачать книгу

Если нет возможности читать онлайн, скачайте книгу файлом для электронной книжки и читайте офлайн.

fb2.zip txt txt.zip rtf.zip a4.pdf a6.pdf epub ios.epub fb3

Популярные книги автора