Морган Райс - Aldatilmiş стр 10.

Шрифт
Фон

“Rexius’un kılıcı almak için neden benim  yerime  seni gönderdiğini hâlâ bilmiyorum.  Hepimizin bildiği gibi ben daha iyi bir savaşçıyım. Fakat kabul etmeliyim ki senin de bazı maharetlerin var” dedi.

“Fakat  seni canlı tutmamın tek nedeni bu değil. Rexius seni cezalandırmayı planlamıştı. Bundan  anlıyorum ki ona hâlâ sadık olman için bir neden olmamalı. Yaklaşmakta olan bir savaş var ve senin gibi güçlü savaşçıları kullanabilirim. Eğer bana sadakatini sunmaya hazırsan seni hayatta tutmayı tekrar düşünebilirim.”

Samantha düşündü. Ona sadakatini sunmakla ilgili bir der- di yoktu çünkü biliyordu ki çok yakında tüm bunları bırakıp gidecekti. Fakat önce Sam hakkında bir şeyler öğrenmeliydi.

“Çocuğa ne oldu?” diye sordu. “Nerede o?”

Kyle gülümsedi.

“Ah evet, şu çocuk. Hemen  sadede gelelim. Bu insana karşı neden böyle bir düşkünlük gösterdin bilmiyorum  ve böyle yaparak zaten kurallarımızı çiğnedin. Seni sırf bunun için bile öldürebilirim biliyorsun ki. Fakat bunu çok ilginç buluyorum ve işin doğrusu hayatta kalmana izin verme ne- denlerimden birisi de bu.”

“Görüyorsun ki Samantha, cezalandırılman lazım. Vak- tiyle bana değil de Rexius’a sadık kalmış olan her vampirin cezalandırılması gerekiyor. Bu, yeni ordumun başlangıç aşa- ması. Bana ve sadece bana itaat etmeyi öğreneceksiniz.”

“Senin için en kusursuz çözümü  buldum:  Hem bana olan sadakatini kanıtlayacaksın, hem de cezalandırılacaksın. Adamlarım seni çocuğun yanına götürecek, onu buraya ge- tireceksin ve herkesin gözü önünde onu öldüreceksin.”

Bu fikir karşısında Samantha’nın kalbi paramparça oldu. Bu onun asla ama asla yapamayacağı bir şeydi. Onun haya- tına kıyacağına kendi canına kıyardı. Kyle, her zamanki gibi, sanrılar içindeydi. Ve zalimdi. Evet, tam Rexius’un halefi ol- maya uygundu.

“Onu  bizzat kendi ellerinle öldürmeni izlemekten zevk du- yacağım” dedi Kyle, fikri düşününce gülümseyerek. “Görüyor- sun ki bu çocuğu bir fazlalık olarak görüyorum. Kız kardeşiyle aynı soydan geliyor ve tek bildiğim, hepimize zarar verebilecek bir bağışıklığa sahipler. İkisine de güvenmiyorum. Bilmiyorum onun insan olduğunu söylememe gerek var mı?”

Kyle, Samantha’nın yüzünü yakından inceledi.

“Eğer bunu yaparsan seni mevki, onur ve saygınlıkla ödül- lendireceğim. Senin için meclisimde özel bir yer olacak. Bu muhteşem bir savaş olacak, ırkımızın gördüğü en muhteşem savaşlardan biri olacak. Sen de bunun baş mimarlarından biri olabilirsin.”

“Diyelim ki reddettin…  İşkence göreceksin, yavaş yavaş; sonsuz bir acıya mahkûm olacaksın ve ismin meclisimizin tarihinden tamamen silinecek.”

Samantha  düşünmekteyken  odanın tamamında  ölüm sessizliği hâkimdi.  Bir çıkar yol bulmak için kafası fırıldak gibi dönüyordu.

“Neden onu bizzat kendin öldürmüyorsun?”  diye sordu sonunda.

Kyle geri yaslandı ve hafifçe sırıttı.

“İzlemeyeceksem ne zevki kalır” dedi. “En büyük hobile- rimden biri, insanların sevdiklerini öldürmelerini izlemektir.”

Sekizinci Bölüm

Caitlin kanatlarını defalarca çırptı. Nereye gittiği konu- sunda en ufak bir fikri yoktu,  zaten rüzgârın onu gö- türdüğü  yere gitmeye de razıydı. Ne gidecek yeri vardı ne de yaşaması için bir sebep. Sevgilisi Caleb ona ihanet etmiş ve şu dünyada umurunda olan diğer tek insan, yani Sam de muhtemelen aynısını yapmıştı. Ne de olsa Sam Samantha’yı ve  tüm o kötü vampirleri  doğruca  onun yanına, Kralın Mabedi’ne sürüklemişti.  Dünyada güvenebileceği   başka kimse kalmış mıydı ki? Hayatına giren herkesin ona ihanet etmesi kaderi miydi acaba?

Caitlin Hudson Nehri üzerinden uçarken ay ışığında par- layan nehre doğru baktı. Yüzünü ve saçlarını okşayıp göz- yaşlarını  silen gece havası iyi gelmişti. Artık adadan uzak- laşmıştı, ada ufukta ufacık bir noktadan ibaretti. Kafasını temizlemek için gittikçe daha da uzağa uçtu.

Aşağı doğru dalarak suyun birkaç adım yukarısında ne- redeyse ona değecek şekilde tam üstünden uçmaya başladı. Suya bu kadar yakın olmak iyi geldi. İçinin bir tarafı dalma- ya devam etmek, suyun içine batmak istiyordu. Fakat öbür yanı, yani vampir tarafı, bunun manasız olacağını biliyordu. Bir vampir boğulsa bile ölemezdi.

Uçtuğu sırada etrafında balıklar suyun içinden fırlamaya başladı. Onun varlığını sezmiş olmalıydılar. Sezmiş oldukla- rı şey vampir kanı mıydı acaba?

Caitlin yukarı  doğru  tırmandı,  yükseldiği  sırada kafası tekrar berraklaşmaya başladı. Olmuş  olan tüm şeyleri dü- şündü. Daha şimdiden ayrıntılar bulanıklaşmıştı. Acaba her şeyi fazlasıyla abartmış mıydı? Şimdi düşünüyordu da Caleb gerçekten ne yapmıştı ki? Evet, Sera oradaydı ve bir bakıma mevcudiyetinin mazereti yoktu. Fakat Caitlin  konu üzeri- ne daha fazla düşündükçe onun neden orada olduğunu ya da oraya nasıl geldiğini tam olarak bilmediğinin  daha fazla farkına vardı. İkisinin  yeniden birlikte olup olmadıklarını kesin bir şekilde biliyor değildi. Başka bir açıklama olması, en ufak bir şekilde dahi olsa mümkün müydü?

Belki de çok çabuk tepki vermişti. Bunu her zaman ya- pardı, kendini asla kontrol edemezdi.

Caitlin daha da yukarılara çıktıkça geniş bir dönüş yapıp tekrardan ada tarafına uçmaya başladı. Oysa içinin bir tarafı dönüp dönmeyeceğini merak ediyordu. Gidecek başka neresi vardı ki?

O yöne doğru ilerlerken yeni bir amaç edindiğini his- setti. Belki de Caleb’e en azından bir açıklama şansı ver- meliydi. Hayatını o kadar çok kez kurtarmıştı ki! Tüm bu geçen günler  boyunca  başında  durmuş,  ona hayata  geri dönüşünde  refakat etmişti. Belki de onu hâlâ seviyordu. Belki de…

Caitlin artık o kadar da emin değildi.  Fakat uçtukça Caleb’e en azından bir şansı, kendini açıklaması için verile- cek bir şansı borçlu olduğunu fark etti.

Evet, bu şansı ona verecekti. Sonra da bir karara varacaktı.

*

Caleb deliye dönmüştü. Bir kez daha gittiği her yere fe- laket götüren Sera hayatının içine dalmıştı. Binlerce yıl bo- yunca kaç kez ondan uzak durmasını istediğini, kaç kez ona karşı bir şeyler hissetmediğini, onu hayatında istemediğini açık açık söylediğini hatırlamıyordu bile. Fakat sayısız kez, hepsi de en ters zamanlarda olacak şekilde, tekrardan ortaya çıkmayı beceriyordu. Sanki ne zaman yeni birisiyle beraber olduğunu, ne zaman gerçekten umursadığı birinin yanında olduğunu biliyor gibiydi. Her zaman da en ters zamanda çıkageliyordu. O hayatında karşılaştığı en bölgeci ve mülki- yetçi varlıktı. Caleb’in  binlerce yıllık hayatı boyunca başına musallat olmuştu.

Bu sefer  bunu kabul edemezdi.  Buna izin veremezdi. Onun ilişkilerini  fazlaca  baltalamıştı  zaten,  bu seferkiyse bardağı taşıran son damlaydı. Caitlin’i şimdiye kadar birlik- te olduğu  -gerek vampir gerek insan- herkesten daha fazla umursuyordu. Sera bunu sezmiş olmalıydı. Onu saklandığı delikten çıkaran, onun peşinden gitmeye sürükleyen şey bu olmalıydı.

Bir mazereti  vardı, her zaman  bir mazereti olmuştu. Onun sorunu da buydu işte: Onu hiçbir zaman yüzde yüz suçlayamazdınız çünkü her zaman acil bir mesajla çıkagelir ve bunun bir meşruluğu olurdu. Bu sefer, tabii ki, meclisleri saldırıya uğramak üzereydi. Dediğine  göre Kyle elinde kı-lıçla New York City’e geri dönmüştü ve topyekün bir vam- pir savaşının çıkmasına sayılı günler vardı. Meclisinden bir mesaj getirmişti: Onu geri istiyorlardı. Önceki  kural ihlal- lerini affetmeye hazırdılar. Bu savaş zamanında ellerindeki tüm askerlere ihtiyaçları vardı ve Caleb  ellerindekilerin en iyilerindendi.

Bu haberler yüzünden Sera’ya canının istediği gibi kıza- mıyordu ki bu da durumu daha da çileden çıkartıcı hale ge- tiriyordu. Ancak onun hayatına tekrardan sızmak için ma- zeret olarak tam da böyle bir durumu beklemiş olduğundan kuşkulanıyordu. Getirdiği haberler bir tarafa Caitlin’e hiçbir şekilde tekrardan birlikte oldukları görüntüsünü vermeye hakkı yoktu.

Ваша оценка очень важна

0
Шрифт
Фон

Помогите Вашим друзьям узнать о библиотеке

Скачать книгу

Если нет возможности читать онлайн, скачайте книгу файлом для электронной книжки и читайте офлайн.

fb2.zip txt txt.zip rtf.zip a4.pdf a6.pdf epub ios.epub fb3

Популярные книги автора